Güncel Haberler

Venezuelalı Orkestra Şefi Gustavo Dudamel Paris Operası’na yeni bir soluk getiriyor

Ünlü orkestra şefi, “Müziğin, kültürün insanları dönüştürme gücü olduğuna gerçekten inanıyorum.” diyor

Venezuelalı ünlü orkestra şefi Gustavo Dudamel’in bir vizyonu var: Paris Operası’nı yeni nesil opera izleyicisine açmak ve genç sanatçıları desteklemek istiyor.

Ünlü orkestra şefi, “Müziğin, kültürün insanları dönüştürme gücü olduğuna gerçekten inanıyorum.” diyor.

Gustavo Dudamel’le birlikte sahne almak her genç sanatçının hayali. Paris Opera Akademisi’nin misafir sanatçısı Marine Chagnon için bu hayal gerçeğe dönüşüyor. Kariyerine yeni başlayan genç sanatçılar için bu çok önemli bir an.

Fransız mezzo-soprano haftalardır, karizmatik orkestra şefi tarafından yönetilen eşsiz bir konsere hazırlanıyor.

Marine, “Böyle bir sanatçıyla çalışabildiğim için şimdiden çok büyük bir onur duyuyorum. Kendisini orkestra yönetirken çok defa izledim ancak hiç birlikte çalışmamıştım. Bu yüzden bu hem çok heyecanlıyım, hem de çok baskı altında hissediyorum.” şeklinde konuşuyor. 

Paris Operası’nın Müzik Direktörü Dudamel, Marine gibi yeni nesil sanatçıları ön plana çıkarmak istiyor ve onları büyük sahnede kendisiyle birlikte sahne almaya davet ediyor: “Gerçek şu ki onlar öğrenci ama aynı zamanda sanatçılar da. Ve en üst seviye müzik yapımına dahil olduklarını hissetmeleri bence ilham almaları ve sevdikleri şeyde çalışmaya devam etmeleri için en iyi yol.” 

Dudamel’e göre, “böyle bir kurumda, büyük bir geleneğe sahip, efsanevi bir yerde, geleceğin büyük yıldızları bu gençler için büyük bir alan olması çok güzel.”

Marine, performansına son dokunuşları yapmak için akademi üyesi Francois López-Ferrer ile birlikte çalışıyor. Orkestra şefi, akıl hocası Gustavo Dudamel’i yıllardır yakından takip ediyor. Daha önce Los Angeles Filarmoni Dudamel Burs Programı’nın da bir parçası olan López-Ferrer, Paris Operası’ndaki misyonunu şöyle anlatıyor: 

“Benim buradaki görevim, Maestro Dudamel ile orkestranın önüne geçtiklerinde daha akıcı bir iletişim ve bağlantı kurabilmeleri için onları elleriyle vuruş şekline hazırlamak. Gustavo Dudamel’den çok şey öğrenebilirsiniz. Söylediği şeylerin, bunları nasıl söylediğinin ve orkestradan istediği sonucu nasıl aldığının bir listesi var elimde.”

Muhteşem Palais Garnier’deki konserin programında, Amerika’dan Dudamel’in ruhunu yansıtan ritimler ve renkler var.

Dudamel, “Tabii ki çok fazla Latin müziği esintisi var. Bu benim geçmişime ve tabii Latin ruhuma dair çok şey yansıtıyor. Bir neşe yansıtıyor çünkü bence bu sizi çok özel bir şekilde harekete geçiren bir müzik.” diyor 

Orkestra çukurundan sahneye: Gustavo Dudamel aynı zamanda Paris Operası Orkestrası’na da ışık tutmak istiyor.

Paris Operası Orkestrası’dan Frédéric Laroque Dudamel hakkında, “Gustavo ve orkestramız ilk andan itibaren çok iyi uyum sağladı. İlk görüşte aşk gibiydi. Bizi sahnede daha çok göstermeye karar verdi. Bir yandan kendisiyle bizim aramızdaki, diğer yandan da hemen arkasındaki seyirciyle arasındaki bu ilişkiden beslenmesi gerekiyor.” diyor. 

Gustavo Dudamel bu orkestrayı ilk kez La Boheme yapımı için 2017’de yönetmişti.

Palais Garnier’den Bastille Operası’na… Orkestra şefi yoğun bir programa sahip. Paris’iyse dünyanın en güzel şehirlerinden biri olarak tanımlıyor: “Hayat dolu bir şehir, çok fazla arzu var. Paris’e gelmeyi arzulayan çok fazla insan var. Ve bu enerjiyi hissediyorsunuz.”

Gustavo Dudamel Paris Operası repertuvarına yeni bir soluk getiriyor.

Vizyon sahibi Amerikalı besteci John Adams’ın çığır açan “Nixon Çin’de” adlı eseri, repertuvara yeni eklenenlerden biri.

Dudamel John Adams için, “Onun müziği Paris Operası’nda tarihte ilk kez çalınacak. Bence bu çok önemli. Şimdiden tarihin en büyük bestecileri arasında yerini aldı. O, yaratma şekli açısından bir dahi.” şeklinde konuşuyor.

Oyunun sahne yönetmeni Valentina Carrasco hikayesini şöyle özetliyor: “Bu opera Nixon’ın 1972’de Çin’e yaptığı ziyaretin hikayesini anlatıyor. Bu ziyaret, iki ülke arasındaki sorunları çözmek için planlanmıştı. Ping-pong terimini düşünmeye başladım çünkü bir tür perdeyle ikiye bölünmüş bir arazi metaforunu seviyorum. Arada dünyayı ikiye bölen bir file var, insanlar top gibi, pinpon topu gibi sorumlulukları birbirine atıyor. Bu da bana Soğuk Savaş dönemindeki dünya için iyi bir imaj olduğunu düşündürdü.”

Bir diğer önemli misyonsa yeni izleyici arayışı: Gustavo Dudamel ve Paris Operası köprüler kurmak ve yeni nesil opera izleyicisine kapılarını açmak istiyor.

Paris Operası’nın Genel Müdürü Alexander Neef, “Genel olarak her zaman yeni izleyici çekmeye çalışmanız gerektiğini düşünüyorum. Her zaman, buraya daha önce hiç gelmeyen bir sürü insan vardır. Ve onları buraya nasıl getireceğinizi düşünmek, tiyatroyu toplumun merkezinde tutmak için hayati önem taşıyor.” ifadelerini kullanıyor. 

Her sezon uygun fiyatlı binlerce bilet, özel etkinlikler için genç izleyicilere ayrılıyor. Bariton Thomas Hampson, gençler için söylemeyi sevdiğini ifade ediyor: “Gençlerin operadan etkilenmemesi için hiçbir neden yok. Edebiyatçı olmaları gerekmiyor, müzisyen olmak zorunda da değiller. Bu bizim DNA’mızın bir parçası. Müziği insanoğlundan söküp alamazsınız.”

Dudamel ise, “Bu sanatsal mekanlar tekrar insanların mekanı olmalı. Kültür kimliktir. Sadece insanlar size gelmiyor. Siz de onlara gidiyorsunuz. Onlara veriyorsunuz. Bağlantı kuruyorsunuz. Onlara dinledikleri şeyin hayatlarını zenginleştirdiğini hissettiyorsunuz. Ve bu bir misyon. ” şeklinde konuşuyor.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Antalya Haber
meritking