İnsan beyni nasıl gelişti? Saldırılarla değil! – Son dakika bilim teknoloji haberleri

İnsanı diğer primatlardan ayıran en önemli özelliklerden biri büyük bir beyne sahip olmasıdır.

Beyin büyüklüğü ile zeka arasındaki ilişki tartışmalı bir konudur. Bilim insanları hem büyük beynin ne işe yaradığını hem de nasıl bir evrimsel yolculuk izlediğini belirlemeye çalışıyor.

Independent Türkçe’ye göre yumuşak dokular genelde fosilleşmiyor, ayrışıyor, bu da insan beyninin geçirdiği süreçlerin anlaşılmasını zorlaştırıyor. Ancak araştırmacılar kafatası kalıntılarına bakarak bir fikir edinmeye çalışıyor.

İngiltere’deki Reading, Oxford ve Durham üniversitelerinden araştırmacılar, soyu tükenmiş hominin türlerine ait kafataslarını bir araya getirerek bugüne kadarki en büyük veri setlerinden birini oluşturdular.

Ekip, 7 milyon yıla ait kalıntıları inceleyerek süreçteki boşlukları gelişmiş bilgisayar modelleri kullanarak doldurmayı hedefledi.

Bulgularını 26 Kasım Salı günü hakemli dergi PNAS’ta yayınlayan bilim insanları, büyük beyinlerin bir türden diğerine geçiş sırasında aniden değil, her türün içinde yavaş yavaş geliştiği sonucuna vardı.

Makalenin ortak yazarı Dr. Chris Venditti şunu ekliyor: “Bu çalışma, insan beyninin evrimine dair anlayışımızı tamamen değiştiriyor.”

Daha önce beyin boyutunun, tıpkı yeni bilgisayarlarla birlikte gelen yükseltmeler gibi, türler arasında önemli ölçüde artacağı düşünülüyordu. Ancak çalışmalarımız, her türün içinde milyonlarca yıl boyunca sürekli, kademeli bir “yazılım güncellemesi”nin meydana geldiğini gösteriyor.

Bilim insanları ayrıca Neandertallerin uyum sağlamada zorluk yaşadığı fikrine de karşı çıkıyor. Araştırmada analiz edilen beyinleri en hızlı büyüyen tür olan Neandertaller aynı zamanda modern insanları da geride bıraktı.

Yeni araştırma aynı zamanda daha büyük gövdeli türlerin genellikle daha büyük beyinlere sahip olduğunu da ortaya çıkardı. Öte yandan vücut ve beyin büyüklüğünün her zaman orantılı olmadığı da kaydedildi.

Makalenin baş yazarı Dr. Thomas Puschel, bulguları şu şekilde değerlendiriyor: “Büyük evrimsel değişiklikler her zaman dramatik olaylar gerektirmez.”

Tıpkı bugün nasıl öğrendiğimiz ve adapte olduğumuz gibi, bunlar da zaman içinde küçük, kademeli iyileştirmelerle gerçekleşebilir.